ŞAFİİ el-UMM

HAYZ

 

İSTİHAZE'NİN HÜKMÜ

 

Rebi' şöyle haber verdi: İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize, Malik, Hişam b. Urve'den; o, babasından, babası da Hz. Aişe'nin şöyle dediğini nakletmiştir: Fatıma bint Ebi Hubeyş, Resulullah (s.a.v)'e şöyle dedi: "Ben temizlenemiyorum. Bu sebepten dolayı namazı terk edeyim mi?"

 

Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Bu bahsettiğin hayız kanı değil. Bu, damardan gelen kandır. Hayızlı olduğunda namaz kılmayı bırak. Hayız kanı zamanı bittiğinde üzerindeki kanı yıkayıp namazını kıl. " Tahric: Taberi, Taharet 1/61 no: 104; Buhari, Hayız 1/116 no: 306; Müslim, Hayız 1/262-263.

 

Rebi' şöyle haber verdi: İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize, İbrahim b. Muhammed, Abdullah b. Muhammed b. Akil'den; o, İbrahim b. Muhammed b. Talha' dan; o, amcası İmran b. Talha' dan; o da annesi Hamne bint Cahş'ın şöyle dediğini nakletti: Benim ay halim çokJ uzun ve şiddetli geçiyordu. Bu meseley le ilgili fetva sormak için Resulullah (s.a.v)'inyanına geldim. Resulullah (s.a.v)'i kız kardeşimZeyneb'in evinde buldum. Ona şöyle dedim: "Ey Allah'ın Resulü! Benim size arz etmem gereken bir meselem var. Ve bu meseleyi konuşmaktan başka çarem de yoktur. Ama ben bu meseleyi de konuşmaya haya ediyorum." "Ey filanca! Meselen nedir?" buyurdu.

 

Dedim ki: "Benim ay halim çok/uzun ve şiddetli geçmektedir. Bu yüzden namaz kılmama ve oruç tutmama engelolmaktadır. Ne yapayım?"

Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: "Ben sana pamuk yollarım. Çünkü o, kana engelolur. "

Ben "O (kan) bundan daha fazla gelmektedir." deyince "O zaman onun önünü kapat. "buyurdu. "O bundan daha fazla gelmektedir." deyince de "Bir elbise kullan. " dedi.

"O bundan daha fazla, suyun aktığı gibi gelmektedir." dedim. Bunun üzerine Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: "Ben sana iki şeyi emredeceğim, hangisini yaparsan öbürünün mesuliyetinden seni kurtarır. Hangisine güç yetireceğini sen daha iyi bilirsin. "

Sonra şöyle dedi: "Muhakkak ki bu, şey tan ın adımlarından bir adımdır.

Allah'ın bilgisi dahilinde altı yahut yedi gün hayız görüyorsun. Ve daha sonra gusül yap ve kendini temizlenmiş görüp kanaat getirdiğinde, yirmi dört gece ile günleri yahut yirmi üç gece ile günleri içinde namazını kıL. Orucunu da tut, çünkü bu senin için caizdir. Bunu da her ay bu şekilde yap. Aynen kadınların hayız görüp daha sonra hayız müddetlerini tamamlayıp temizlendikleri gibi. " Tahric: Ebu Davud, Taharet 1/199 -202 no: 287; Tirmizi, Taharet 1/221 no: 128

 

Bu kısım başka nüshada şöyledir: "Eğer buna gücün yeterse, öğle namazını geciktirip ikindi namazını da acele edip temizlenmek için gusül eder ve temizlenince önce öğle namazını, sonra ikindi namazını kılarsın. Sonra da akşam namazını geciktirip yatsı namazını da acele edip gusül yaptıktan sonra iki namazı cemederek kılarsın. ve fecir vaktinde ayrıca gusül edersin. "

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu, onun hayız günlerinin sayısının altı veya yedi gün olduğuna dair bilgi sahibi olduğuna işaret eder.

Onun için Resulullah ( s.a. v) ona şöy le dedi: "Eğer buna gücün yeterse, öğle namazını geciktirip ikindi namazını da acele edip temizlenmek için gusleder ve temizlenince öğle namazını, sonra ikindi namazını cemederek kılarsın. Sonra da akşam namazını geciktirip yatsı namazını da acele edip gusül yaptıktan sonra, akşam ve yatsı namazı cemederek kılarsm. Ve fecir vaktinde ayrıca gusül ettikten sonra sabah namazını kılarsm. Buna güç yetirebilirsen orucunu da tut. "Buyurdu ki: "Bu iki yöntemden birini tercih edebilirsin. "

 

Rebi' şöyle haber verdi: İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize Malik, Nafi'den; o, Süleyman b. Yesar'dan; o da Nebi (s.a.v)'in zevcesi Ümmü Seleme'den şöyle nakletti: Resulullah (s.a.v) zamanında hayız akıntısı fazla olan bir kadının durumunu Ümmü Seleme, Resulullah (s.a.v)'e sormuştur. Resulullah (s.a.v) de şöyle buyurmuştur: "Her ay bu durum kendisine isabet etmeden önce hayız gün ve gecelerinde namazı terk etsin. Söz konusu gün ve geceler bittikten sonra gusül yapsın. Ve kanın akmasını engelleyecek bir bez parçası kullandıktan sonra da namazını kılsm. " Tahric: Taberi, Taharet 1/62 no: 105; Ebu Davud, Taharet 1/1887-188 no: 274; Nesai, Hayız 1/182; ibn Mace, Taharet 1/204 no: 623

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu üç hadisle amel ederiz. Ve bunlar bir araya getirildiğinde, nezdimizde, üzerinde ittifak edilmiş hadisler olurlar. Bazısında diğerlerine göre fazlalık vardır. Birindeki mana diğerinde olmayabilir. Hz. Aişe'nin Nebi (s.a.v)'den rivayet ettiği hadis, (Fatıma bint Ebi Hubeyş'in) istihaze kanının hayız kanından ayrı olduğuna dair delil teşkil eder. Bunu, Nebi (s.a.v)'in ona şöyle cevap vermesinden anlıyoruz: "Hayzzlı olduğunda namaz kılmayı bırak. Hayız kanının zamanı bittiğinde üzerindeki kanı yıkayıp namazını kıl. "

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Neticede şöyle deriz: Kadından akan kan birbirinden ayrılıyor ve bazı günlerde kım1ızı, kalın ve siyaha yakın olur, bazı günlerde ince ve sarıya yakın yahut ince ve az olur. Kan; kırmızı, kalın ve siyaha yakın olduğu günler hayız günleridir. Kan ince olduğu günler de istihaze günleridir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Hz. Aişe hadisinde hayız kanı bittiğinde gusül zikredilmeyip kanın yıkanması zikredilmiştir. Biz de hayız bittiğinde guslün gerekliliğinin ispatını Allah (c.c) kelamından alıp çıkardık: "Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah'ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tevbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever." (Bakara, 222)

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Allah en doğrusunu bilir: "Temizleninceye," bu temizlenme, hayız kanın bitmesi manasına gelmektedir.

"Temizlendikleri vakit" bu da suyla yapılan temizliktir. Ayrıca Resulullah (s.a.v)'in sünnetinde beyan buyurduğu üzere taharetin suyla olması gerektiğini anlıyoruz: Bu da gusüldür.

 

Hamne bint Cahş hadisinde ise, hayız kanının bittiğini gördüğünde gusü1 yapmasını emretti. Sonra Hamne'nin hadisinde namazIa emretmiştir. Buradan yola çıkarak, bu, eşinin onunla cinsi temasta bulunma imkanı olduğuna delil teşkil etmiştir. çünkü Allah (c.c) ona hayızlıyken yaklaşılmamasını emretmiştir. Ve temizlendiğinde onunla cinsi teması helal kılmıştır. Nebi (s.a.v) de istihaze kadının hükmünü taharet hükmü saydığından bu durumdaki kadının yıkanıp namaz kılması helal olmuştur. İşte bu yüzden (bu hadis,) istihaze olan kadınla cinsi temasta bulunmanın helal olduğuna delilolmuştur.

 

(Soru soran) dedi ki: İstihaze durumunda olan kadın, sünnetin delaletine dayanarak hayızdan temizlenmek için taharet guslü yapar. Ve her namaz için abdest alır. Bu durum, sünnetteki, çıkması halinde abdesti bozan, ön ve arkadan çıkan ve eseri olup olmaması arasında fark olmayana kıyasla söylenmiştir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Ümmü Seleme'nin, Resulullah (s.a.v)'e istihaze kamyla ilgili olarak bir kadına ilişkin sorusundan, söz konusu kadımn kammn kesilmeden devam ettiği anlaşılmaktadır. Kadına, başına bu olay gelmeden önceki her ay hayız gün ve gecelerinde görmüş olduğu hayız kamna denk gelen gün ve gecelerinde namazı terk etmesi emredilmiştir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu durumdan anlaşılıyor ki, eğer kadın düzenli bir şekilde hayız kam görüyor ve düzenli bir şekilde taharet görüyorsa, hayız için bir müddet söz konusu değildir. Kadın bir yahut bir günden daha fazla bir müddet hayız kam görürse, görmüş olduğu bu kan hayız kam sayılır. Aym şekilde, eğer görmüş olduğu kan on günü geçecek olursa, yine hayız kam sayılır. çünkü Nebi (s.a.v) ona, başına bu olay gelmeden önce görmüş olduğu gün ve gece adedince namazı terk etmesini emretmiştir. Ona ancak "şu kadar gün ve gece geçirmemen" gibi bir ifade kullanmamıştır. [Zamam her kadına göre değişebilir.]

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Kadının kanaması başlayıp hayız kanı mı, başka bir kan mı olduğunu bilemeyecek kadar kanaması devam ederse; eğer kamn durumu da farklıysa, kanın kalın, kırmızı ve siyaha yakın geldiği günlerdeki kan hayız kanıdır. İnce geldiği günlerdeki kan, istihaze kanıdır. Ama kan hiç değişmiyorsa, bu meseleyle ilgili iki görüş vardır:

Birinci görüş: Namazı altı yahut yedi gün terk ettikten sonra gusü1 yapar ve namazını kılar. çoğu kadının hayız müddetinde olduğu gibi ...

 

(Soru soran) dedi ki: Bu, Hamne bint Cahş hadisinde geçen ifadeye göredir. Şöyle dedi: çünkü hadiste onun hayız süresi zikredilmediği halde, onun hayız süresinin altı yahut yedi gün olması emredilmiştir.

 

İkinci görüş: Namazı, kadınların hay ız sürelerinin en azı olan bir gün ve gecesi kadar terk etmesidir. Sonra gusül yapar ve namazını kılar. Bu süreden sonra da kocası onunla cinsi münasebette bulunabilir. Ama ihtiyaten kadınların ortalama yahut ondan biraz fazla beklemesi gerekir, benim yanımda müstehab olan da budur.

Bu görüşü öne süren şöyle dedi: Hamne hadisinde hayız müddetinin altı yahut yedi gün olduğuna işaret eden bir nas olmamasına rağmen, Ümmü Seleme'nin hadisinde mevcut olan ihtimalonun hadisinde de muhtemeldir. Onda da hayız müddetinin altı yahut yedi gün olduğu hususuna delalet vardır. Çünkü o hususta Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştu: "Altı yahut yedi gün hayız gördükten sonra gusül yap ve temizlendiğini görünce namazını kıL. "Muhtemeldir ki, "temizlendiğini görünce" deki ifade, suyla taharet yapmaktır. Bu, akan kırmızı kandan temizlendikten sonraki zaman içindir.

 

Dedi ki: Ve muhtemeldir ki kandan temizlendikten sonra suyla temizlenmiştir.

Dedi ki: Hamne, Talha'nın yanında (hanımı) olup ona çocuk doğurduğunu bilmekteyiz. Söz konusu konuşmasını da temiz olduğunda yapmıştır. Kanın kendisinden akar vaziyette geldiğini anlatmıştır. Kendisi bu durumdayken Talha'nın ona yaklaşmadığı, kavranabilen bir durumdur. Zaten kendisi de bu durumdayken rahatça kocasına teslim olamazdı. Zeynep'in, Resulullah (s.a.v)'in yanındayken kendisine bu durumun isabet etmiş olması, istihaze olan ilk kişi olma ihtimaline delil teşkil edebilir. Bu durum buluğ döneminden epey zaman sonra olmuştur. İşte bunlar göz önünde bulundurulduğunda, daha önce onun hayız süresinin altı yahut yedi gün olduğuna işaret eder. O, Nebi (s.a.v)'e durumunu sorduğunda hayız süresinin altı veya yedi olduğunu hususunda şüpheye düşmüştür.

 

Onun için ona eğer hayız süresi altıysa altı yahut yediyse yedi gün namazı terk etmesini emretmiştir. Hadiste zikredildiği gibi, şüpheye düşüp altı gün için sorduğunda ona "altı" dedi. Yahut yedi gün için sorduğunda ona "yedi" dedi. Devam ederek "Aynen kadınların hayız görüp daha sonra hayız müddetlerini tamamlayıp temizlendikleri gibi" buyurdu.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Allah 'ın bilgisi dahilinde altı yahut yedi gün hayız görüyorsun. " Muhtemeldir ki sen, -Allah biliyor- altı yahut yedi gün hayız görüyorsun, demektir

 

Dedi ki: Bu, verilmek istenene en yakın alanıdır. Allah en doğrusunu bilir.

Dedi ki: Hamne hadisinde Resulullah (s.a.v) ona şöyle dedi: "Gücün yeterse öğle ile ikindi yi bir gusülle cem et. Akşam ile yatsıyı da bir gusülle cemet. Ve sabah namazını bir gusül ile kıl. " Ona şunu da öğretti: İki husustan kendisi için kolayolanı seçebileceğini ve eğer birincisi olan, hayız kanı bitiminde yıkanıp temizlenmesi halin~e daha Sonra gusü1 yapması gerekmeyeceğini öğretmiştir.

 

Birisi şöyle sorabilir: Hayızdan dolayı gusü1 yapıp temizlenen kadının hükmünün istihaze için de geçerli olduğunu gösteren bir rivayet var mıdır? Çünkü Hamne hadisi bunun muhayyerlik içinde olduğunu göstermektedir. Başka bir şey de onun yerini tutabilir.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: İstihaze ile alakalı olarak kapalı hadis rivayet edilmiş olmasına rağmen, bu hadislerin açıklanmasında bu manaya işaret eden deliller vardır. Allah (c.c) en doğrusunu bilir.

 

Birisi şöyle sorabilir: İstihaze ile ilgili olarak zikrettiklerin dışında başka bir rivayet var mıdır?

Ona şöyle denir: Evet, var.

 

Rebi' şöyle haber verdi: İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize İbrahim b. Sa'd, İbn Şihab'dan; o, Amra'dan; o da Hz. Aişe'den şöyle nakletti: Ümmü Habibe bint Cahş yedi sene istihaze olmuştu. Resulullah (s.a.v)'e durumunu sordu. Hz. Aişe şöyle dedi: Resulullah (s.a.v) ona şöyle dedi: "Bu hayız kanı değiL. Bu bir damardır (damardan akan kandır). Gusül yap ve namazını kıl. " Hz. Aişe şöyle dedi: O, elbiselerin yıkandığı bir kabın içine otururdu ve kamn kırmızılığı suyun yüzeyine çıkardı. Sonra içinden çıkıp namazını kılardı.  Tahric: Müslim, Hayız 1/264 no: 64/334; Buhari, Hayız 1/122 no: 327

 

Rebi' şöyle haber verdi: İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bize Süfyan, ez-Zühri'den; o, Amra'dan; o da Hz. Aişe'den şöyle nakletti: Ümmü Habibe istihaze olmuş ve yedi yıl namaz kılmamıştı. Resulullah (s.a.v)'e bu durumunu sorunca ona şöyle dedi: "Bu bir damar kanıdır, hayız değil. " Resulullah (s.a.v) ona yıkamp namazım kılmasını emretti. O her namaz için yıkamrdı. Bir kabın içine oturur ve suyun yüzeyinde kamn kırmızılığı görünürdü. Tahric: Müslim, Hayız 1/264 no: 64/334; Buhari, Hayız 1/122 no: 327

 

Birisi şöyle derse: Bu, sabit bir hadistir. Senin kabul ettiğin hadislere muhalefet etmiyor mu?

Derim ki: Hayır, burada Resulullah (s.a.v) ona her vakit gusül yapmasını emretmemiştir. Sadece kendisine gusü1 yapıp namazım kılmasım emretmiştir.

 

Şöyle derse: Peki, onun her namaz için gusü1 yapmadığını nereden çıkarıyorsun, belki kendisine bu emredilmiş ve emredildiğinin dışında başka bir şey yapmamıştır.

Ona şöyle deriz: Sen onun bir kap içinde, kan suyun yüzeyine çıkıncaya kadar oturduğunu, Sonra ondan çıkıp namazım kıldığını ve bu gusülle temizlendiğini söyleyebilir misin?

 

Dedi ki: Bedeni suyuniçindeyken, suyunyüzeyine çıkacakkadar kamn kırmızılığı olduğu bir kabın içinde olması, taharetine mani bir durumdur.

 

Bu sebepten dolayı gusül yapmadan tahareti sağlamış sayılmaz. Ama belki de o, gusül etmektedir.

 

Dedim ki: Onun bir kap içinde suyun içinde oturmasının kendisine emredilen bir durum olmadığını kabul ediyor musun? "Evet" dedi.

 

Dedim ki: O zaman onun gusletmesinin kendisine emredilen bir durum olmayıp -inşaallah- Allah'a kulluk vesilesi kılma isteği olduğunu da inkar etmiyorsun. Bu, onun muhayyerliği içindedir. Çünkü onun, emredilmediği halde gusletme gibi bir salahiyetinin var olduğunu görmez misin? "Evet" dedi.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu hadisi Zühri'nin dışında da rivayet edenler olmuştur. Nebi (s.a.v) ona her namaz için gusül yapmasını emretmiştir. Bunu bu isnadla/senetle Amra'dan rivayet etmiştir. Zühri'nin hafızası ondan daha iyidir. Bu rivayette öyle bir şey rivayet edilmiş ki rivayetin yanlış olduğuna işaret etmektedir.

 

Dedi ki: Namazı ~ı}i / Kuru' kadar terk eder. Hz. Aişe şöyle dedi: ~\}'JI / Kuru' temizlenme günleridir.

Devamla dedi ki: Söyleyebilir misin, eğer rivayetler sabit olurlarsa, hangisini temel alırsın?

Dedim ki: Hamne bint Cahş'ın hadisini temel alınm. Bu hadisin içinde "hayız kanı kesildikten sonra gusül yapılması gerekir" ifadesi -her namazda olmamakla beraber- geçmektedir. (Marife, Hayız 1/377-378)

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Birisi şöyle diyebilir: Bu haberin dışında başka bir delil var mıdır?

 

Deriz ki: Evet, var. Allah (c.c) şöyle buyurdu: "Sana kadınların ay halini sorarlar. Dedi ki: O, bir rahatsızlıktır." "Temizlendikleri vakit" ifadesine kadar (Bakara, 2/222) Resulullah (s.a.v)'in sünneti de taharetin gusülle olduğuna, hayızlı olan kadının namaz kılmayacağına ve taharet üzere olan kadının namaz kılacağına dair delil teşkil etmiştir. Namaz açısından istihaze içinde olan kadını taharet üzere kabul etmiştir. Ama normalde taharet üzere değerlendirilmez. Bu durumda olan kadının üzerine hayız bitimi ve cünüplük olmadan, gusü1 vardır.

 

Dedi ki: Ama biz, Nebi (s.a.v)'in istihaze içinde olan kadına her namaz için abdest almasını emrettiğini rivayet ettik.

 

Dedim ki: Evet, bunu rivayet ettiniz. Ve biz bunu Resulullah (s.a.v)'in sünnetine kıyas ederek/dayanarak kabul ediyoruz. Biz sünnete uymayı kıyasa tercih ederiz.

 

Sonraki için tıkla:

 

iSTiHAlE MESELESİYLE İLGİLİ İHTİLAFLAR